Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünce (UNESCO) 2011 yılında Paris’te alınan karar ile BM Radyosu’nun 1946’daki kuruluş tarihi olan 13 Şubat, “Dünya Radyo Günü” ilan edildi.
Küresel düzeyde en çok tercih edilen kitle iletişim araçlarından biri olma özelliğini sürdüren radyonun, insan çeşitliliğini yansıtma ve demokratik bir ortam sağlama açısından taşıdığı öneme dikkati çekmek amacıyla kutlanan “Dünya Radyo Günü”nde her sene farklı bir tema işleniyor.
13 Şubat Dünya Radyo Günü bu yıl, “Radyo ve İklim Değişikliği” temasıyla kutlanıyor.
“İklim değişikliğine önemli bir yer veriyoruz”
TRT Radyo Dairesi Başkanı Hamit Yaz, TRT Ankara Radyosu stüdyosunda AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin radyo alanındaki ilk yayıncı kuruluşu olan TRT Radyosunun 2027 yılında 100’üncü yılına gireceğini belirterek, “TRT Radyoları hem sahip olduğu insan kaynağı hem finansal güç hem de birikimli, tecrübeli insan kaynağı açısından da prodüksiyon kaynağı olarak da çok önemli bir yere sahip. Bugün radyoculuk denince akla TRT Radyoları geliyor.” dedi.
1927’de İstanbul Sirkeci’de başlayan Türkiye radyo yayıncılığının, Ankara Radyosu’nun içinde bulunduğu binada devam ettiğini söyleyen Yaz, TRT Ankara Radyosu binasının yapılmasının, 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Avrupa’nın en büyük radyo binası yapılsın” talimatıyla verildiğini ifade etti.
Kitle iletişim araçları arasında eğitim ve kültür anlamında en önemli eğitici unsurun radyo olduğunu kaydeden Yaz, “Radyo dramalarımız Türkiye’de çok önemli bir yer alıyor. ‘Arkası Yarın’ ve ‘Radyo Tiyatrosu’, TRT olarak güçlü yönlerimizden bir tanesi.” diye konuştu.
2024’te TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı’nın talimatıyla 28 ilde TRT sanatçılarını konserlerle vatandaşlarla buluşturduklarını aktaran Yaz, bu alanda da sahada TRT’nin ve TRT Radyolarının gücünü bir kez daha ortaya koyduğunu dile getirdi.
Yaz, “Radyo ve İklim Değişikliği” temasına ilişkin özellikle son yıllarda iklim değişikliği konusunda TRT Radyolarında özel programlar yaptıklarını belirterek, “İklim değişikliğinde radyolar olarak çok daha hassas davranıp içeriği çok daha geçmişten alarak toplumun farkındalığının ve bilincinin arttırılması anlamında önemli bir yer veriyoruz.” dedi.
“Radyo hiçbir zaman ölmeyecektir”
“Radyoculuk nereye doğru evriliyor?” sorusunun radyocular tarafından da tartışıldığını ifade eden Yaz, şöyle devam etti:
“Türkiye’de trafikte günde 25 milyonu aşan araç bulunuyor. Bu araçların çok önemli bir kısmında da radyo açık oluyor, günde milyonlarca dinleyiciye ulaşma imkanı buluyorsunuz. Bu yönüyle radyo hiçbir zaman ölmeyecektir. Aksine etkisini ve gücünü gittikçe artıran bir kitle erişim aracı.”
Deprem, doğal afet gibi zamanlarda radyo yayıncılığının ayakta durabilen nadir kitle iletişim araçlarından biri olduğunu belirten Yaz, “Kahramanmaraş merkezli deprem bölgesinde de radyo yayıncılığı farkını, etkisini, devletimizin yapmış olduğu çalışmalara ve faaliyetlere katkı sağlaması boyutuyla da çok önemli bir açığı kapattı.” diye konuştu.
Yaz, dinleyicinin seçeneğinin fazla olduğu bir yayıncılık döneminin varlığına dikkati çekerek, farkını ortaya koyan radyo kanallarının dinlendiğini söyledi.
Dijitalin giderek arttığı bu dönemde TRT Radyolarının dijital mecralara ciddi yatırımlar yaptığını ifade eden Yaz, “Günümüz dijital dünyasında biz de TRT Radyoları ve TRT olarak, TRT Dinle uygulaması üzerinden de içeriklerimizi dinleyicilerimizle paylaşmaya devam ediyoruz. Bu yeni uygulamamız üzerinde radyo dramalarından konserlerimize, müzik listelerinden çok farklı içeriklere, sesli kitaplara, tematik müzik unsurlarına kadar her türlü içeriği dinleyicimizle buluşturuyoruz.” dedi.
“Radyo büyüyerek ve daha da ilerleyerek devam edecek”
TRT FM’deki “Frekans” programının müzik direktörü Mert Özcan, üniversite yıllarından başlayan radyo yolculuğunun daha sonra TRT Radyosu ile birleştiğini aktararak, “İlk girdiğim andan itibaren insanların sadece sesinizle ulaşmak ya da yaptığınız, ürettiğiniz, düşündüğünüz şeyleri hayata geçirip bunları tüm dünyayla, özellikle TRT gibi bir kanalda paylaşmak işin en güzel dokunuşlarından biri.” diye konuştu.
Özcan, dijitalin artmasıyla radyoculuğun bittiği tartışmalarına ilişkin, “Bence yeniden başlıyoruz, kesinlikle bitmedi. İnsanlar özellikle günümüzde podcast kavramına çok fazla aşina olmaya başlasa da bunun hepsinin kökeni radyonun o büyüsünden geliyor. Canlı, anbean, kaydedilmemiş ve canlı ulaşan her ses hiçbir şeyin dokusunu bozamaz. O yüzden radyo her zaman büyüyerek ve daha da ilerleyerek devam edecektir diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
TRT Ankara Radyosunun herkesin hayallerini süsleyen bir yer olduğunu dile getiren Özcan, “Kimler geldi kimler geçti bu stüdyolardan. Önemli duayenlerin olduğu yerde bizim de burada yayın yapıyor olmamız bizim için büyük bir şans. Bu yüzden mutluyuz. Yaptığımızın en iyisini yapmaya çalışıp tüm dünyaya en iyi şekilde sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
“TRT Ankara Radyosu bizim için yayıncılık mabedidir”
“Frekans” programının yapımcısı ve sunucusu Acar Acartürk, 30 yıldır TRT Ankara Radyosu’nda çalıştığını kaydetti.
Acartürk, TRT FM’in ilk spikerlerinden biri olduğunu dile getirerek, “Özel radyolar başladığı süreçte sadece popüler müziğin yapılması için TRT FM diye bir kanal açma ihtiyacı duyuldu. O dönemden itibaren TRT FM’le var olduk. Herhalde bu stüdyonun adını artık ‘Acar Acartürk stüdyosu’ koyarlar diye bir espri yapıyorum.” dedi.
Meslekteki 10’uncu yılının ardından isminin duyulmaya başlandığını söyleyen Acartürk, “Türkiye’nin en güçlü kanalı TRT FM. Eskiden yollarda mecburen dinlenen kanal diye geçerdi. Şimdi sevilerek dinlenen kanal diye geçiyor. Alternatifimiz yok, 7’den 70’e herkese hitap ediyoruz.” diye konuştu.
“TRT’ye spiker olarak giren biri sadece spiker olarak çalışmaz. Çünkü TRT Ankara Radyosu, bizim için tabiri caizse yayıncılık mabedidir.” ifadesini kullanan Acartürk, Dünya Radyo Günü’nü, özel radyolarda, dijital platformlarda sesiyle çalışan ve TRT’de çalışan tüm radyocuları kutladı.
Acartürk, “Radyo iyi ki var, radyo daima olacak, podcastin arkasında asla kalmayacak. Çünkü insanlar her zaman kaydedilmiş şeyi izlemek, dinlemek istemiyor, bazen canlı dinlemek istiyor. O yüzden radyo canlı olduğu sürece her zaman var olacak.” dedi.
Muhabir: Huzeyfe Tarık Yaman