AA’nın ABD’nin değişen iklim politikalarına odaklandığı haber dosyasının birinci bölümünde, Donald Trump’ın başkanlık görevine gelmesinin hemen ardından aldığı kritik kararlar ve sonuçları ele alındı.
Trump, 20 Ocak’ta ikinci başkanlık dönemine başlamasının hemen ardından birçok alanda önemli kararlar alırken, bunlardan bazıları iklim ve çevreyi yakından ilgilendiriyor.
Ofisteki ilk gününde ülkesini, iklim konusundaki en önemli anlaşma olan Paris İklim Anlaşması’ndan çeken kararnameyi imzalayan Trump, aynı gün duyurduğu “Ulusal Enerji Acil Durumu” ile ABD sınırları içinde fosil yakıt üretim çalışmalarını hızlandıracağının sinyalini verdi.
Bu kapsamda bozayılar, kutup ayıları, kurtlar ve 200’den fazla kuş türü başta olmak üzere çok sayıda yaban hayvanına ev sahipliği yapan Alaska’daki Arktik Ulusal Yaban Hayatı Sığınağı’nda sondaj faaliyetlerine imkan tanınırken, yine Alaska’da bulunan ve ABD Donanması için acil petrol kaynağı olarak ayrılan Ulusal Petrol Rezervi’ndeki sondaj sınırlamaları da kaldırıldı. Bölgeye yönelik hazırlanan kararnamelerde burada yer alan enerji, maden, kereste ve deniz ürünleri gibi çeşitli doğal kaynaklardan mümkün olan en geniş ölçüde faydalanmanın ülke ekonomisine ve vatandaşların refah seviyesine katkı sağlayacağı savunuldu.
ABD Başkanı Trump’ın bir diğer tartışmalı icraatı, plastik pipet kullanımına geçilmesine yönelik şubat ayında imzaladığı kararnameydi. Kararnamenin gerekçesi, kağıt pipetlerin insan sağlığına zarar verebilecek kimyasallar içerdiği ve plastik pipetlere göre daha maliyetli olduğu, ayrıca bunların plastik poşetlerle muhafaza edildiği ve bu nedenle, kağıt pipetlerin çevresel etki argümanının boşa düştüğü şeklinde açıklandı.
Durdurulan yardımların iklim kriziyle mücadele eden ülkelere etkisi
ABD Dışişleri Bakanlığı, ocak ayı sonunda ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) tarafından finanse edilen tüm dış yardımları durdurduğunu açıkladı. Bu kararın, özellikle küresel ısınmadan orantısız bir şekilde etkilenen az gelişmiş pek çok ülkenin iklim kriziyle mücadelesini zorlaştıracağı düşünülüyor.
Ayrıca Trump yönetiminin Birleşmiş Milletler’in Kayıp ve Zarar Fonu’nun yönetim kurulundan ayrılma kararı da halihazırda yetersiz olan iklim fonlarının geleceğini belirsizleştiriyor.
Yeni kurulan Hükümet Verimliliği Departmanı (DOGE) çalışmaları kapsamında birçok federal kurumda kesintilere gidilmesinin, iklim değişikliği konusundaki araştırmaları etkilemesine kesin gözüyle bakılıyor. ABD basınında yer alan haberlere göre, kesintiler kapsamında, Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) bünyesinde 1 yıldan daha kısa süredir çalışan ve deneme sürecinde bulunan yaklaşık 800 ve Çevre Koruma Ajansı (EPA) bünyesinde görev yapan yaklaşık 400 personelin işine son verildi.
NOAA ve EPA, iklim araştırmaları konusunda ortaya koydukları verilerle alanda yapılan araştırmalara katkı sunan en kritik kurumlar arasında yer alıyor. Özellikle NOAA, deniz seviyesi yükselmesi ve okyanus araştırmaları konusunda dünyanın önde gelen kurumları arasında gösteriliyor.
İklim araştırmaları konusunda bir diğer önemli karar, ABD Savunma Bakanlığı tarafından alındı. Mart ayında yapılan açıklamada Pentagon’un, aralarında iklim değişikliğinin etkileriyle ilgili araştırmaların da yer aldığı portföyündeki 90’dan fazla çalışmada kesintiye gittiği duyuruldu. Kesintilerle bir yıl içinde 30 milyon dolardan fazla tasarruf sağlanması hedefleniyor.
Donald Trump, bir önceki yönetim tarafından kabul edilen ve ülkenin iklim krizine yönelik politikalarını içeren çok sayıda kararı da iptal etti. Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamalarda, iptal edilen kararlar “iklim aşırılıkları” olarak nitelendirildi.
Trump yönetimi tarafından atanan Yeni EPA Başkanı Lee Zeldin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda ABD Başkanı’nın bir önceki yönetimin metan gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik oluşturduğu “Atık Emisyon Ücreti” uygulamasını durduklarını duyurdu.
Zeldin açıklamasında, “Biden dönemindeki bu EPA kuralı, ülke genelindeki enerji üreticilerine önemli maliyetler getirdi. ABD’nin enerji üstünlüğünü serbest bırakmak için bu vergiyi kaldıracağız.” ifadelerini kullandı.
“ABD bilimsel iş gücünü başka ülkelere kaptırabilir”
Donald Trump’ın son iki ay içerisinde aldığı kararların etkilerini AA muhabirine değerlendiren ABD merkezli İklim Bilimi Hukuk Savunma Fonu İcra Direktörü Lauren Kurtz, Trump’ın temel motivasyonunun altında iklim krizine inanmayışının yattığını söyledi.
Kurtz, “Trump, bilim insanları onun sezgileriyle ters düştüğünde bilime ve teknik uzmanlığa çok şüpheci bakıyor ve bu durum yakın zamandaki kararlarını etkiledi. Örneğin EPA ve NOAA’daki bilim insanlarının işlerine son verme kararı sadece hükümetin değil, üniversiteler ve özel enstitüler de dahil olmak üzere birçok kuruluşun araştırma kapasitelerini azaltacaktır.” dedi.
ABD’nin bilimsel iş gücünü başka ülkelere kaptırabileceğini belirten Kurtz, Trump’ın ilk döneminde birçok Avrupa ülkesinin ABD’li bilim insanlarını işe almaya çalıştığını ve aldığını, aynı durumun bu dört yıllık süreçte de yaşanabileceğini kaydetti.
Kurtz, işten çıkarmaların sadece başlangıç olabileceği, daha fazla insanın işini kaybedebileceği ve bilimsel çalışmalar yürütenlerin çeşitli baskılarla karşılaşabileceği öngörüsünde bulundu.
Amerikan bilim camiasının yaşananlar karşısında dehşete kapıldığını ifade eden Kurtz, toplumun bu konu karşısında karmaşık bir tutum sergilediğine, Amerikan halkının son zamanlarda iklim krizinin ciddiyetini anlasa da büyük bir kesim için ekonomik göstergelerin hala önemli olduğuna dikkati çekti.
EPA’nın yeni başkanı Lee Zeldin’in iklim krizini “öldürülmesi gereken bir inanç” olarak adlandırdığını hatırlatan Kurtz, “EPA’nın yeni başkanının çevre koruma konusuyla çok ilgilenmediği aşikar. Onun için tüm bunlar ekonomik büyüme önünde bir engel.” sözlerini sarf etti.
Kurtz, Trump yönetiminin bu hızla kararlar almaya devam etmesi halinde dört yılın sonunda işlerin daha da zorlaşacağı, her şeyin eski haline dönmesinin ise birkaç hükümet süresi gerektireceği değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: Yeter Ada Şeko