Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 6 Mart toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Küresel ticarette korumacı eğilimlerin artması ve ticaret politikalarına ilişkin belirsizliklerin, son dönemde küresel büyüme görünümünü olumsuz etkilediği belirtilen özette, “Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 2,1; 2026 yılında ise yüzde 2,4 oranında artacağı tahmin edilmektedir.” denildi.
Özette şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’nin dış talebinin kademeli olarak toparlanacağı öngörüsü korunmakla birlikte, bu durumun ocak ayındaki tahminlere kıyasla daha gecikmeli olacağı değerlendirilmektedir. Hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayindeki zayıf görünüm korunmuştur. “
ABD ekonomisinin büyüme eğiliminin diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam ettiği ifade edilen özette, “Küresel talep görünümü, korumacı eğilimlerdeki artış, arz yönlü faktörler ve jeopolitik riskler emtia fiyatlarının dalgalı bir seyir izlemesine neden olmaktadır. Küresel ekonomi ve ticaret politikalarına ilişkin artan belirsizlikler ile jeopolitik gelişmeler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, küresel enflasyonun son dönemde yatay bir seyir izlediği kaydedilerek, hizmet enflasyonundaki katılık devam ederken, ticaret politikalarında korumacı eğilimlerin enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri artırdığı ifade edildi.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirim süreçleri devam ederken son dönemde artan küresel belirsizlikler nedeniyle merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli yaklaşımlarını sürdürecekleri değerlendirilen özette, bu süreçte GOÜ hisse senedi piyasalarından portföy çıkışlarının devam ettiği kaydedildi.
Özette, Türk lirası (TL) mevduat faizlerinin, politika faiz indirimi ile uyumlu bir şekilde, 24 Ocak haftasına kıyasla 178 baz puan gerileyerek 28 Şubat haftası itibarıyla yüzde 50,1 seviyesinde gerçekleştiği aktarılırken, “Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 588 baz puan azalarak yüzde 48,5; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 233 baz puan azalarak yüzde 64,8; konut kredisi faizleri 60 baz puan azalarak yüzde 39,9; taşıt kredisi faizleri ise 318 baz puan azalarak yüzde 36,8 seviyesinde oluşmuştur.” denildi.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 24 Ocak-28 Şubat döneminde yüzde 2,7 seviyesine gerilediği belirtilen özette, bu dönemde bireysel kredilerin tüm alt kırılımlarının büyümesinde gerileme görüldüğü kaydedildi.
Özette, TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 2,3 seviyesinden yüzde 1,7’ye gerilediği ifade edilirken, kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, bir önceki PPK dönemindeki yüzde 2,2 seviyesinden yüzde 2,0’a geldiği aktarıldı.
YP kredilerdeki gelişmeler dikkate alınarak sıkı parasal duruşun desteklenmesi amacıyla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında 1 Mart 2025 tarihinde değişiklik yapıldığı vurgulanan özette, bu kapsamda, YP krediler için aylık yüzde 1 olan büyüme sınırının yüzde 0,5’e düşürülürken, YP kredi büyüme sınırından istisna tutulan kredilerin kapsamının daraltıldığı ifade edildi.
Özette, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından çıkış stratejisi kapsamında tüzel kişilerin tüm KKM hesaplarında (YUVAM hesapları dahil) hesap açma ve yenileme işlemlerinin 15 Şubat 2025 itibarıyla sonlandırılmasına karar verildiği belirtilen özette şunlar kaydedildi:
“Ayrıca, tüzel kişi KKM hesapları, KKM’nin TL’ye geçişine ve yenilenmesine ilişkin hedeflerden çıkarılmıştır. Parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla 4 Şubat’ta bankaların 1 yıla kadar (1 yıl dahil) vadeli TL cinsinden yurt dışı repo işlemlerinden sağlanan fonlar, yurt dışından kullanılan krediler ve yurt dışı bankalar mevduatı (katılım fonu) yükümlülükleri için zorunlu karşılık oranı yüzde 8’den yüzde 12’ye yükseltilmiştir.”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 24 Ocak’tan bu yana 6,2 milyar ABD doları artarak 28 Şubat itibarıyla 173,7 milyar ABD dolarına yükseldiği aktarılan özette, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 22 Ocak’tan bu yana sınırlı miktarda düşerek 5 Mart itibarıyla 255 baz puan seviyesine gerilediği ifade edildi.
Özette, Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığının 5 Mart itibarıyla yüzde 9,1 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 17,3 seviyesine düştüğü ifade edilirken, “Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 0,3 milyar dolar, hisse senedi piyasasına ise 0,5 milyar dolar olmak üzere toplam 0,8 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşmiştir.” denildi.
Özette, para politikası duruşunun kredi ve mevduat piyasaları ile iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği bildirildi.
Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerinin, önceki iki çeyrekteki sınırlı negatif büyüme oranlarını takiben, 2024 yılının son çeyreğinde iktisadi faaliyette toparlanmaya işaret ettiği belirtilen özette, bu dönemde, kampanyalar ve yaklaşan ücret güncellemeleri kaynaklı öne çekilen talebin, hanehalkının mal talebinin güçlü seyretmesine katkıda bulunduğu, buna bağlı olarak özel tüketimin büyümeye katkısının pozitif olduğu aktarıldı.
Özette, mal ve hizmet ihracatının çeyreklik bazda azaldığı, ithalatının ise arttığı anımsatılarak “Net ihracatın çeyreklik büyümeye katkısı negatife dönmüştür. Yılın son çeyreğinde talep kompozisyonundaki dengeli seyir bir miktar bozulurken, yılın genelinde yurt içi talebin büyümeye katkısında belirgin düşüşle birlikte net ihracatın pozitif katkısı ön plana çıkmıştır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Aralık ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 0,4, çeyreklik bazda ise yüzde 4,2 oranında artış gerçekleştiği bildirilen özette, aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 4,7 oranında artarken çeyreklik yükselişin yüzde 4 olarak gerçekleştiği belirtildi.
Özette, hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksinin aralık ayında yüzde 1,2 arttığı, çeyreklik bazda ise önceki iki çeyrekte daralma kaydettikten sonra yüzde 1 sınırlı yükseliş gösterdiği aktarıldı.
Özette, bu çerçevede, yurt içi talebin dördüncü çeyrekte öngörülenin üzerinde olmakla birlikte, enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde seyrettiği vurgulandı.
Öncü verilerin bu destekleyici görünümün yılın ilk çeyreğinde de sürdüğüne işaret edilen özette, şunlar kaydedildi
“Nitekim ilk çeyreğe ilişkin mevcut talep göstergeleri, tüketim harcamalarının önceki çeyrekteki artışı sonrasında daha ılımlı seyrettiği yönünde işaretler vermektedir. Kartla yapılan harcamalar, 2024 yılının son çeyreğindeki yükselişinin ardından ocak ve şubat aylarında aylık bazda azalış eğilimi sergilemiştir. Otomobil ve beyaz eşya satışları ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe kıyasla, sınırlı oranlarda artmaya devam etmiştir. Aynı dönemde, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinin sınırlı bir artış göstermekle birlikte tarihsel ortalamasının altındaki seyrini sürdürdüğünü ima etmektedir.”
Özette, aralık ayında sanayi üretim endeksinin, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 5, yıllık bazda ise yüzde 7 arttığı belirtildi.
Çeyreklik bazda sanayi üretiminin, ikinci ve üçüncü çeyreklerdeki sırasıyla yüzde 3,9 ve yüzde 1 gerilemenin ardından, dördüncü çeyrekte yüzde 3,4 arttığı ifade edilen özette, aralık ayında sanayi üretimindeki güçlü artışta tipik oynaklık sergileyen sektörlerin de etkisinin gözlendiği vurgulandı.
Özette, ana eğilimi izlemek amacıyla söz konusu sektörler genel endeksten dışlandığında, sanayi üretimindeki aylık artışın yüzde 2,1, çeyreklik artışın ise yüzde 1,5 oranı ile daha ılımlı olduğu aktarılarak, “İmalat sanayisine yönelik anket göstergeleri, 2025 yılının ilk çeyreğinde sanayi üretiminin ana eğiliminde yatay bir görünüme işaret etmektedir. Yakın dönemde petrol ve taşıt gibi sektörlere özgü gelişmeler nedeniyle oynaklıklar gözlenmekle birlikte, söz konusu unsurlar dışlandığında imalat sanayi kapasite kullanımında görece yatay bir seyir izlenmektedir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
İnşaat üretim endeksinin deprem kaynaklı inşa faaliyetlerinin süren desteğiyle birlikte, 2024 yılının son çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 4,5, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 11,1 artış kaydettiği bildirilen özette, 2024 yılının dördüncü çeyreğinde mevsimsellikten arındırılmış istihdamın, 32,8 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 0,4 oranında arttığı belirtildi.
Özette, bu dönemde, işgücüne katılım oranının yatay seyrettiği, işsizlik oranının 0,1 puan azalarak yüzde 8,6 seviyesine gerilediği aktarıldı.
Ocak ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdamın, 32,5 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 0,7 oranında azaldığı kaydedilen özette, “Aynı dönemde, işgücüne katılım oranı çeyreklik olarak 0,5 puan azalış kaydetmiş, işsizlik oranı ise ocak ayı itibarıyla ilk çeyrekte yüzde 8,4 seviyesine gerilemiştir. Anket göstergeleri, 2025 yılı ilk çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden bir görünüme işaret etmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, aralık ayında cari işlemler dengesinin aylık bazda 4,7 milyar dolar açık verdiği aktarıldı.
12 aylık birikimli cari açığın ise 10 milyar dolar seviyesinde gerçekleşerek bir önceki aya kıyasla 3 milyar dolar artış gösterdiği bildirilen özette, söz konusu seyirde, hizmetler dengesi fazlasındaki artışa karşın, enerji, altın ile enerji ve altın hariç dış ticaret açıklarındaki yükselişlerin etkili olduğu vurgulanarak, “Nitekim bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüş ve 62,0 milyar ABD doları seviyesine çıkmıştır.” denildi.
Özette, ocak ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalatın düşüş kaydettiği vurgulanarak, 12 aylık birikimli olarak bakıldığında ise dış ticaret açığında bir önceki aya göre artış gerçekleştiği aktarıldı.
Bu çerçevede, 12 aylık birikimli olarak cari açığın, ocak ayında artacağının öngörüldüğü dile getirilen özette, altın ithalatının, ocak ayında 1,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, birikimli olarak 17,6 milyar dolar olduğu bildirildi.
Özette, mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatının, bir önceki aya göre gerilemekle birlikte tarihsel ortalamaların üzerindeki seyrini devam ettirdiği vurgulanarak, son dönemde tüketim malı ithalatının artışına yüksek katkı veren mücevher kalemi dışlandığında ise tüketim malı ithalatı bir önceki aya göre bir miktar arttığı belirtildi.
Özette, ocak ayına ilişkin dış ticaret verileri şubat ayı için geçici verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimlerin, ihracatın ılımlı bir artışla gücünü koruduğuna, ithalatın ise yatay seyrettiğine işaret ettiği aktarılarak şu değerlendirmelere yer verildi:
“Geçici veriler, şubat ayında mücevher ithalatında ılımlı bir seviyeyle beraber mücevher hariç tüketim malı ithalatında aylık bazda azalış ima etmektedir. Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, ocak ayında yüzde 141 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 117 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu gözlenmektedir.”
Muhabir: Mahmut Çil, Ali Canberk Özbuğutu