Cemil Meriç Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Özşahin’in resim serüveni ilkokul yıllarında başladı. Özşahin, 10 yaşındayken resim dersinde yaptığı irili ufaklı çalışmalarla öğretmenlerinin dikkatini çekmeyi başardı. Zamanla renklerin büyülü dünyasının kendisini rahatlattığını fark eden Özşahin, 8 yıl önce eline aldığı fırçayı bir daha bırakmadı.
İl çapında düzenlenen resim yarışmalarında önemli dereceler de elde eden Özşahin’in eserleri, kamu kurumları tarafından düzenlenen sergilerde de boy gösterdi.
Özşahin, AA muhabirine, resim sanatına ilgisinin çocukken başladığını ve öğretmenlerinin yönlendirmesiyle birçok resim yarışmasına katıldığını anlattı.
Resim yaparken hiçbir şey düşünmediğini, bu sayede kendisini daha dingin hissettiğini dile getiren Özşahin, “Resim yaparken zaman çok keyifli geçiyor çünkü bir psikologdan terapi alır gibi zihninizi boşaltıyorsunuz. Ben ve tuvalim baş başa kalıyoruz. Sadece resme odaklanıyorum ve bu da beni rahatlatıyor.” dedi.
Özşahin, resim merakının eğitim hayatını da olumlu etkilediğine değinerek, “Şu an 12. sınıftayım, YKS döneminde olduğum için çok stresli geçiyor. Resmi kaçış planı olarak görüp rahatlayabiliyorum. O an resmi bitirmeye odaklanıyorum. Sınavlarıma, derslerime de ayrı odaklanıyorum, Bu sayede herhangi bir bıkma, usanma olmuyor. Yani YKS dönemine de planlı, programlı şekilde hazırlanıyorum.” diye konuştu.
Resim öğretmeninin rehberliği eşliğinde 9. sınıftan itibaren yeteneğinin ve başarısının arttığından bahseden Özşahin, ilkokul yıllarından bu yana 8 yılda irili ufaklı 100’e yakın eser ortaya çıkardığını kaydetti.
Özşahin, çalışmalarına hem okulun resim atölyesinde hem de evde devam ettiğini belirterek, “Birçoğunu yakınlarıma, arkadaşlarıma ve tanıdık esnafa hediye ettim. Rölyef pasta, guaj ve yağlı boya teknikleriyle çalışıyorum. Birçok teknikle farklı eserler ortaya çıkarmaya çalıştım.” ifadelerini kullandı.
“Sanatın insan üzerindeki olumlu etkisine bir kez daha şahit oldum”
Özşahin’in resim öğretmeni Pınar Yardımcı, öğrencisinin çizgilerine baktığında yeteneğinin olduğunu fark ettiğini ve bunu basit tekniklerle desteklemeye çalıştığını anlattı.
Evde de kendi başına yapabildiğine şahit olduktan sonra desteğini artırdığından bahseden Yardımcı, “İrem’e çok müdahaleci olmadım. Kendi kendine neyi geliştirebileceğine de dikkat ettim. Resimlerinde bazen elle müdahale ediyor. Aslında resim yaparken böyle bir teknik yok. Yanlışını da nasıl düzeltebileceğini öğrendi bu şekilde.” şeklinde konuştu.
Yardımcı, okulun ili temsilen yaptığı sergilerde İrem’in desteğiyle çok güzel çalışmalar yaptıklarını aktararak, “Çalışmalarının bir kısmı okulumuza kaldı, bazılarını esnaf arkadaşlara hediye etti, bazılarıyla da evindeki odasını süslemek istedi.” dedi.
Resim atölyesindeki kurslara da katılan öğrencisinin arkadaşlarıyla iletişiminin arttığına işaret eden Yardımcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İrem’i ilk tanıdığımda biraz içine kapanık bir öğrenciydi. Kendi halinde resim çizmeye çalışıyordu. Ne zaman temas kurduk, o zaman daha sosyal olmaya başladığını gördüm ve bu işi ilerletmek için daha çok destekte bulundum. İrem’in 9. sınıftan 12. sınıfa kadar geçen süreçte nasıl değiştiğini görünce sanatın insan üzerindeki olumlu etkisine bir kez daha şahit oldum.”
Muhabir: Göksel Cüneyt İğde