İSTANBUL/ Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024’e ilişkin üretim yöntemiyle hesaplanan gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Türkiye ekonomisi, geçen yıl yüzde 3,2, 2024’ün son çeyreğinde de yüzde 3 büyüme kaydetti.
Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2024’te bir önceki yıla göre yüzde 63,5 artarak 43 trilyon 410 milyar 514 milyon lira olarak gerçekleşti. Kişi başına GSYH değeri, 2024’te cari fiyatlarla 507 bin 615 lira (15 bin 463 dolar) olarak hesaplandı.
İş dünyası temsilcileri, 2024 yılına ilişkin büyüme verilerini AA muhabirine değerlendirdi.
“Büyümenin ve yatırımların son çeyrekte yönünü yukarı çevirmesi sevindirici”
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, 2024’ün bir yandan dezenflasyon süreci, bir yandan da küresel ekonomik görünüme ilişkin riskler sebebiyle zor bir yıl olduğunu belirterek, “Bunların da etkisiyle yılın ilk çeyreğine yüzde 5,4 büyümeyle başladıktan sonra ikinci ve üçüncü çeyrekte büyümemiz sırasıyla yüzde 2,4 ve 2,2’e gerilemişti.” ifadesini kullandı.
Özellikle sanayi üretimindeki negatif büyümenin dikkatle takip edilmesi gerektiğini dile getirdiklerini anlatan Olpak, iş dünyası olarak son çeyrekte yakalanan büyümenin tekrar yüzde 3’e yükselmesini ve sanayi üretiminin eksiden artıya geçerek yüzde 1,4 artmasını, yıllık büyümenin ise yüzde 3,2 şeklinde olmasını sevindirici bulduklarını vurguladı.
Olpak, sanayi üretiminin pozitife geçmesine ilaveten tüm sektörlerin büyümeye pozitif katkı vermesinin de olumlu olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Talep tarafında baktığımızda ise hane halkı tüketiminin yüzde 3,9 artarak büyümede öncü olmasıyla birlikte, yılın başındaki yüzde 7,3’ten bu seviyeye inmesi bir başka başlık. Yatırımların yılın ikinci ve üçüncü çeyreğindeki sıfıra yakın büyümesinden sonra yüzde 6,1’e yükselmesi önemli. Diğer taraftan, son çeyrekte ihracatımızın büyümeye eksi katkı vermesi, dikkatle takip etmemiz gereken bir diğer başlık. 2025’te gerek ABD’nin uygulamaya koyduğu korumacı politikaların küresel ticarete olumsuz yansımaları gerek jeopolitik riskler önümüzdeki önemli başlıklar olacaktır. DEİK olarak ihracatımızı ve uluslararası yatırımlarımızı artırmak için ticari diplomasi faaliyetlerimizi büyük gayretle sürdüreceğiz.”
“Veriler, finansal istikrar ve enflasyonla mücadeleye adanmış bir yıl için önemli”
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç de Türkiye’nin 2024’te yakaladığı yüzde 3,2’lik büyümenin, finansal istikrar ve enflasyonla mücadeleye adanmış bir yıl için önemli ve kıymetli bir oran olduğunu belirtti.
Açıklanan verilerin geleceğe ilişkin ipuçlarını da içerdiğine işaret eden Avdagiç, yatırımlardaki büyümenin son çeyrekte yeniden hızlanmasının umut verici olduğunu bildirdi.
Avdagiç, 2024 yılında büyümeye en yüksek katkıyı veren kalemin 2,4 puanla iç tüketim olduğunu kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hem milli gelirimizi artırmak hem de enflasyonda kalıcı düşük oranlara kavuşmak için büyümenin ana taşıyıcısı net ihracat ve yatırım olmalıdır. Büyüme kompozisyonumuzu ihracat ve yatırım ağırlıklı yapıya kavuşturarak kalıcı refaha ulaşacağız. Dördüncü çeyrek verilerini ayrı ele aldığımızda, ihracatta negatif ve ithalatta pozitif yansıyan tablodan yapıcı sonuçları çıkarmamız önemli. Son çeyrek bazında net ihracatın büyümeye katkısı eksi 0,8 puan oldu. Yıllık dış ticaret rakamlarımızda da ara malı ve sermaye malı ithalatımız azalırken tüketim malı ithalatımızda artış trendi söz konusu. Bu tabloyu tersine çevirecek adımları hızla atacağımıza inanıyoruz.”
Avdagiç, özellikle ABD’nin gümrük vergisi hamleleriyle karışan dış konjonktürden Türkiye’nin avantajlı çıkabileceğini belirterek, “Yeter ki rekabet gücümüzü önce koruyalım, sonra artıralım. Bu adımları beklemeden, şimdi atmalıyız. Bu nedenle iş dünyası olarak enflasyonla mücadelede maliye politikalarının devreye alınması, finansman ve kur tarafında ise ihracatımıza destek olacak bir dengenin kurulması gerektiğine inanıyoruz.” görüşünü paylaştı.
“En sağlıklı büyüme, üretimle ve ihracatla olandır”
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe de geçen yıl Türkiye ekonomisinin yüzde 3,2 büyüyerek küresel belirsizliklere rağmen istikrarlı performans sergilediğini belirtti.
Bu büyüme oranının, uluslararası beklentilerin bir miktar üzerinde gerçekleştiğini ve ekonominin dayanıklılığını bir kez daha kanıtladığını vurgulayan Gültepe, “Hem ihracatta hem küresel ekonomiler arasında ilk 10 ülke arasına girmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla istikrarlı şekilde büyümeye devam etmemiz gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Gültepe, 2024’te yerleşik hane halklarının tüketiminin yüzde 3,7 arttığının ve iç talebin güçlü seyrettiğinin görüldüğünü kaydederek, ihracatın büyümeye 1,1 puan pozitif katkı verdiğinin altını çizdi.
Son yıllarda ihracatın büyümenin dinamosu olmasına alıştıklarını ifade eden Gültepe, şu açıklamalarda bulundu:
“Bu durumdan da oldukça memnunduk çünkü en sağlıklı büyüme, üretimle ve ihracatla olandır ancak yılın son çeyreğinde net ihracatın büyümeye katkısı negatif oldu. Bu durum, küresel talep dalgalanmalarına ve rekabetçilikteki gerilemeye işaret ediyor. Sanayicimizin yatırım iştahı yüksek olmasına rağmen dış talepteki daralma ve rekabet gücündeki kayıplar, ihracatımızı olumsuz etkiliyor. Bu tabloyu iyi okumak gerekiyor. 2024, ihracatımızın rekabetçilikle sınandığı bir yıl oldu. Bu sorunu aşabilirsek önümüzdeki dönemde ihracat, büyümenin dinamosu olmaya devam edecektir.”
“Ekonomimiz, 18 çeyrek üst üste pozitif büyüme başarısı göstermiştir”
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı ise 2024’ün ülke ekonomisi açısından ciddi bir sınanma yılı olarak geride kaldığını belirterek, “Böylesi zor dönemde Türkiye ekonomisinin pozitif büyüme patikasında yoluna devam etmesi ve yüzde 3,2 büyümeyi başarması, takdire şayan bir gelişme olmuştur. Aynı zamanda milli ekonomimiz, yılın son çeyreğinde kaydettiği yüzde 3’lük büyümeyle 18 çeyrek üst üste pozitif büyüme başarısı göstermiştir.” ifadelerini kullandı.
Büyümenin kompozisyonuna bakıldığında topyekun genişleme kaydedildiğinin görüldüğüne dikkati çeken Asmalı, iç ve net dış talebin büyümeye katkısına değindi.
Asmalı, “Bu dönemde inşaat sektörünün yıllık yüzde 9,3’lük büyüme oranı ön plana çıkarken tarım sektörünün yüzde 3,9 ve hizmetler sektörünün yüzde 3,1 genişlemesi de diğer olumlu gelişmeler olmuştur. Sanayi sektörünün büyüme oranı ise 0,5 puanda kalarak nispi bir durgunluk arz etmiştir.” görüşünü paylaştı.
Verisi açıklanan ülkelere göre Türkiye’nin birçok dev ekonomiyi geride bıraktığını kaydeden Asmalı, 2025’te de pozitif büyümenin süreceğinin altını çizdi.
“Türkiye, bu büyüme oranıyla çok sayıda ülkeyi geride bıraktı”
Önder Sanayici İşadamları Derneği (ÖNSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Kap da 2024’ün herkes için zor bir yıl olduğunu belirterek, Türkiye’nin tüm küresel olumsuzluklara ve içeride uygulanan dezenflasyon programına rağmen yüzde 3,2 büyümesinin güzel bir gelişme olarak nitelendirilebileceğini bildirdi.
Türkiye’nin bu büyüme oranıyla çok sayıda ülkeyi geride bıraktığını dile getiren Kap, şunları kaydetti:
“Türkiye ekonomisi, hem küresel ekonomideki olumsuzluklar hem yanı başındaki iki savaş hem de içerideki seçim ve deprem gibi etkenler nedeniyle zorlu mücadelelerden geçti. Tüm bunlara rağmen büyüme performansımız çok önemli. Özellikle son 1,5 yıldır uygulanan dezenflasyon programı ve sıkılaştırma politikası, büyüme oranlarını biraz yavaşlatmış olabilir ancak bu süreçte programı gevşetmenin ne zaman olacağının belirlenmesi çok önemlidir. Ne erken ne de geç olmalıdır.
Aksi takdirde bedel ödenerek ve sabredilerek elde ettiğimiz kazanımlar tersine sonuçlar doğurabilir.”
Kap, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sona ermesi ve terör örgütü PKK’nın silah bırakmasına yönelik çağrının karşılık bulması halinde geleceğe çok daha büyük umutlarla bakabileceklerini vurguladı.
“Son çeyrekte sanayide tüm sektörlerin büyümesi memnuniyet verici”
Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın da Almanya ve Avusturya gibi ekonomilerin daraldığı bir ortamda OECD ülkeleri arasında İspanya ile birlikte en hızlı büyüyen iki ülkeden birisinin Türkiye olduğunu belirterek, bundan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Enflasyonla mücadele kapsamında yürütülen politikaların ve küresel bağlamda ekonomik gelişmelerin tesirlerini 2024 yılında gördüklerini kaydeden Aydın, “Son çeyrekte üretim tarafında sanayide tüm sektörlerin büyümesi, ayrıca memnuniyet verici. Dış finansman ihtiyacının gerilemesi, rezervlerin artması ve istikrar ortamının oluşması, doğru politikaların eseridir. Kalıcı kazanımlar önemli, bunun için yapısal dönüşümler devam etmelidir.” açıklamasında bulundu.
“Tarım sektörünün genelin üzerinde büyümesi sevindirici”
İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz da küresel ekonomik aktivite ile yatırım ve ticaret ortamı tarafında risklerin ve belirsizliklerin derinleştiği 2024’te yakalanan yüzde 3,2’lik büyümeyi değerli bulduklarını belirtti.
Uygulanan sıkı para politikası ve mali disiplinin etkilerinin reel sektörde hissedildiği 2024’te hedeflerle uyumlu büyüme oranına ulaşmanın önemine işaret eden Kopuz, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunun yanı sıra tarım sektörümüzün yüzde 3,9 ile 2024 yılı büyümesinden daha yüksek bir katma değer artışı yakalaması sevindiricidir. Enflasyondaki ataleti kırdığımız takdirde eğilimin sabit getirili enstrümanlardan doğrudan yatırımlara ve istihdama geçeceğine ve büyümede de daha güçlü bir patikada ilerleyeceğimize inanıyorum. Son dönemde çok keskin artan küresel ekonomideki belirsizlikler ve jeopolitik riskler, uluslararası ticaretin ve sermaye akışlarının yönünü etkiliyor. Özellikle ABD, Çin ve AB arasında yoğunlaşan tarife savaşlarının etkilerini, riskler ve fırsatlar zaviyesinden dikkatle takip ediyoruz. Bu nedenle, içerde ekonomik dayanıklılığı artırma ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamaya yönelik atılacak adımların, stratejik sektörlerde yerli üretimi teşvik edecek ve reel sektörü destekleyen bir yaklaşımla şekillendirilmesi gerektiğine inanıyorum.”
Kopuz, 2025 yılı ve sonrası için yerli üretim kapasitesinin artırılması, gıda arz güvenliğinin teminat altına alınması ve bir süredir zayıf seyreden sanayi üretiminin tarımla entegrasyonunun güçlendirilmesi konularının stratejik gereklilik olduğunun altını çizdi.
ASO Başkanı Ardıç: Mevcut konjonktüre rağmen büyüme rakamları umut verici
Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, yazılı açıklamasında, 2024 yılına ilişkin büyüme verilerini değerlendirdi.
Büyümeye sınai üretimin değil, özellikle iç talebin ve inşaat sektörünün kaynaklık ettiğine işaret eden Ardıç, “Mevcut konjonktüre rağmen büyüme rakamları umut verici. Ancak sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme için yatırım ortamının iyileştirilmesi ve finansmana erişimin kolaylaştırılması, ülkemizin uzun vadeli büyüme potansiyelini artıracaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Ardıç, sanayi sektöründeki artışın sınırlı kaldığına işaret ederek, ülkenin istikrarlı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için sınai üretime önem verilmesi gerektiğini vurguladı.
Sanayi sektörünün, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyümesinin oldukça altında kaldığını ifade eden Ardıç, şöyle devam etti:
“Sektörünün yeniden ivmelenmesi için rasyonel ekonomik politikalarla birlikte yapısal reformlar da vakit kaybetmeden hayata geçirilmelidir. Özel sektör ve kamunun işbirliği içinde daha güçlü bir sanayi ekosistemi oluşturması gerekiyor. Yüksek enflasyon, finansmana erişim zorlukları ve küresel tedarik zincirlerindeki aksaklıklar gibi risklerin yakından takip edilmesi gerekiyor. Bu noktada, sanayimizin ihtiyaç duyduğu destek mekanizmalarının hayata geçirilmesi ve kalıcı çözümler üretilmesi kritik önemdedir.”
“Enflasyonla mücadelenin kararlı şekilde sürdürülmesini doğru buluyoruz”
Ardıç, tüketim harcamalarının dördüncü çeyrekte yüksek seyrettiğini aktararak, “Büyümeye tüketimin kaynaklık etmeye devam ettiğini görüyoruz. Bir önceki çeyreğe göre net ihracatın büyümeye katkısının azaldığını görüyoruz. Diğer taraftan bir önceki çeyreğe göre gayri safi sabit sermaye oluşumunun GSYH içindeki payının gerilemiş olması, ekonominin üretim tarafındaki yavaşlamaya işaret ediyor. 2025 yılı için makroekonomideki en önemli konu enflasyon olmaya devam edecektir. Enflasyonla mücadelenin kararlı şekilde sürdürülmesini doğru buluyoruz.” ifadelerini kullandı.
Sürdürülebilir bir büyüme için düşük enflasyonun en önemli ön şart olduğunu vurgulayan Ardıç, sağlıklı büyümenin, üretim odaklı yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeliyle gerçekleşebileceğini sözlerine ekledi.
ATO Başkanı Baran: Dezenflasyon sürecine kıyasla elde edilen büyümeyi başarı olarak değerlendiriyoruz
Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, yazılı açıklamasında, 2024 yılına ilişkin büyüme verilerini değerlendirdi.
Enflasyonla mücadelenin doğal sonucu olarak ekonominin belirli ölçüde soğutulmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Baran, “Yaşadığımız dezenflasyon sürecine kıyasla elde edilen büyümeyi başarı olarak değerlendiriyoruz. 2024 yılı itibarıyla Türkiye ekonomisinin büyüklüğü 1,1 trilyon dolardan 1,3 trilyon dolara yükseldi. Kişi başına düşen gelirimiz ise 15 bin doların üzerine çıkarak yeni rekor kırdı.” değerlendirmesinde bulundu.
Baran, gayri safi yurt içi hasıla artışının sürdürülebilir ve kalıcı olması için gelir dağılımında adaletin sağlanması gerektiğini belirterek, refahın, toplumun tüm kesimlerince hissedilebilmesi için vergi sistemi dahil kapsamlı iyileştirmelere ihtiyaç olduğunu aktardı.
Büyümenin ve enflasyondaki düşüşün devamı için beklentilerin doğru yönetiminin önemine işaret eden Baran, şunları kaydetti:
“Fiyat istikrarını sağlamak ve üretim odaklı ekonomi politikası benimsemek, öncelikli hedef olmalıdır. Para politikası bu süreçte kritik rol oynamaktadır ve kamu tasarruflarını da kapsayan destekleyici tüm tedbirler etkin şekilde devreye alınmalıdır.”
Muhabir: Uğur Aslanhan,Seda Tolmaç,Cüneyt Kemal Özkök