Fazla Tuz Tüketimi Vücut Sağlığının “Sessiz Katili” Olabiliyor Haberi

Yayın: 14:36 - 14.03.2025
Güncelleme: 14:36 - 14.03.2025

Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de Kasım 2011’den bu yana “Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı”nı başarıyla yürütüyor. Bakanlığın Türkiye Beslenme Rehberi’ne göre, aşırı tuz tüketimi, kardiyovasküler hastalıklar, böbrek rahatsızlıkları, hipertansiyon, inme ve bazı kanser türlerinin oluşmasına neden oluyor.

Program kapsamında fazla tuz tüketiminin sağlığa olumsuz etkilerine yönelik farkındalık için bu yıl 14-20 Mart’ta “Tuza Dikkat Haftası”nda çeşitli etkinlikler düzenlenecek.

Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Şimşek, AA muhabirine, normal koşullarda insanların tuz tüketimine ihtiyacının olmadığını söyledi.

Vücudun normal fonksiyonlarını gösterebilmesi için ihtiyacının tuzdaki sodyum olduğunu ifade eden Şimşek, günlük yaşamda yenilen bir sebzeden, meyveden veya çokça tüketilen paketli gıdalardan gerekli tuz miktarının fazlasıyla alındığını belirtti.

Doç. Dr. Şimşek, tuz tüketiminin oluşturduğu en büyük problemlerden birinin hipertansiyon olduğuna dikkati çekerek, “Fazla tuz tükettiğimizde vücudumuzda fazla miktarda sodyum almış oluyoruz. Aldığımız sodyum vücutta su tutulumuna sebep oluyor ve kan basıncımız yavaş yavaş yükselmeye başlıyor. Yüksek kan basıncı ise başta kalbimiz olmak üzere, gözlerimiz, böbreklerimiz, beyin damarlarımız gibi hayati organlarımıza sessiz bir katil gibi yavaş yavaş zarar vermeye başlıyor.” dedi.

Fazla tuz tüketiminde en büyük zararının kalbe olduğunun altını çizen Şimşek, yüksek kan basıncı oluştuğu zaman kalbin çok efor sarf ettiğini ve daha fazla yorulduğunu anlattı.

Doç. Dr. Şimşek, kalbin gevşeme fonksiyonlarının öncelikle bozulmaya başladığına işaret ederek, şöyle devam etti:

“Gevşeme fonksiyonları bozulduktan sonra da kalp yetersizliği ve kalp büyümesi gelişiyor. Yine yüksek kan basıncına sebep olduğu erken dönemde kalpte damar sertliği gelişiyor. Daha sonra bunlar ilerleyerek damar tıkanıklıklarına sebep olabiliyor. Aynı zamanda beyin damarlarında yüksek kan basıncından dolayı ufak plaklar oluşabiliyor. Daha sonra bu plakların yırtılmasına bağlı beyin kanamaları gelişebiliyor veya beyin damar tıkanıklıkları gelişebiliyor. Yüksek kan basıncıyla yaşayan ve yaşlanan insanlarda, erken dönemde daha hızlı demans ve Alzheimer geliştiği kanıtlanmış.”

Fotoğraf: Hamdi Dindirek/AA

“Çeşit tuzların hepsinin hipertansiyon yapıcı etkisi var”

Vücuda tuz aracılığıyla fazla miktarda sodyum alındığı zaman böbreklerin de daha fazla yorulduğunu bunun da erken yaşlarda böbreklerde fonksiyon bozukluklarına sebep olabildiğini dile getiren Şimşek, yüksek tuz tüketimine erken yaşlarda başlayan bireylerin hayati organlarındaki harabın daha hızlı olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Şimşek, “Yüksek tuz tüketiminin sebep olduğu kardiyovasküler hastalıklar, beyin damar hastalıkları ve böbrek hastalıkları genç yaşta yüksek tuz tüketimi başlayan hastalarda daha erken meydana geliyor.” bilgisini verdi.

Kaya tuzu gibi çeşitlerin hipertansiyonu tetiklemediği, vücutta tuz ve su tutulumuna sebep olmadığına ilişkin bazı spekülasyonların olduğunu kaydeden Şimşek, yapılan tüm çalışmaların diğer çeşit tuzların hepsinin hipertansiyon yapıcı etkisi olduğunu gösterdiğini aktardı.

Doç. Dr. Şimşek, bazı kaya tuzu cinslerinde sodyum miktarının iyotlu tuzlara göre daha fazla bulunduğunun, hipertansiyon açısından daha yüksek riskli olduğunun ifade edildiğini anlattı.

Bunlara kanılmaması gerektiğine işaret eden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sosyal medyada ‘Kaya tuzu kullanabilirsiniz’, ‘Normal tuz kullanamayan insanlar kaya tuzu kullansın.’ veya ‘Himalaya tuzu kullanımı tansiyon yükselmesine sebep olmaz.’ gibi ifadeleri çok görüyorum. Hatta bazı sitelerde tansiyonu düşürdüğüne dair yazılar var. Bunların hepsi kesinlikle yanlış bilgi. Normal tuzdan hiçbir farkı yok. Normal tuz nasıl hipertansiyonu ve kalp damar hastalıklarını tetikliyor, zemin hazırlıyorsa bunlarda da aynı şekilde kalp damar hastalıkları, böbrek hastalıkları ve diğer kronik hastalıklar için bir risk söz konusu.”

Günlük tuz miktarının 4 gramın altında olması gerektiğine dikkati çeken Şimşek, yemeklere hiç katılmasa da normal beslenildiğinde buna ulaşıldığını vurguladı.

Doç. Dr. Şimşek, bu nedenle mutfaklarda, lokantalarda ve restoranlarda tuzlukların kaldırılması gerektiğini bildirdi.

Günümüzde çok fazla paketli gıda tüketimi yapıldığının altını çizen Şimşek, ambalajların üstündeki tuz miktarına bakılması gerektiğini dile getirdi.

“Tuz yerine baharat kullanabiliriz”

Paketli gıda tüketilmemesi konusunda vatandaşları uyaran Şimşek, şunları kaydetti:

“Çünkü paketli gıdalarda raf ömrünü uzatabilmek için tuz, sodyum benzoat kullanıyorlar. Bu da normal tuz ve sodyum. Aynı şekilde tükettiğimiz zaman günlük miktarı aşmış oluyoruz. O yüzden kardiyovasküler hastalıklar ve hipertansiyon gibi riskler artıyor. Tuz tüketmek yerine hastalarımıza biraz baharat kullanabileceklerini söylüyorum. Mesela kırmızı biber, pul biber, karabiber, kimyon ve sarımsak kullanabilirler. Bu biraz tuz tadı verebiliyor. Hastalarımız bunları denedikleri zaman olumlu geri bildirimler alıyorum.”

Muhabir: Hamdi Dindirek

Exit mobile version