Borsada Yukarı Yönlü Potansiyel Güçleniyor Haberi

Yayın: 10:31 - 25.02.2025
Güncelleme: 10:31 - 25.02.2025

ABD Başkanı Donald Trump’ın ilave gümrük vergisi ve korumacı ticaret politikalarına yönelik adımları küresel piyasaların yönü üzerinde etkili olmaya devam ederken, bu durumun Türkiye’ye yansımaları yakından takip ediliyor. İkinci kez başkanlık koltuğuna oturan Trump’ın tarifeler, Kanada ve Grönland’a ilişkin söylemleri ile korumacı politikaları global piyasalarda fiyatlamaları güçleştirdi.

Trump yönetiminin dış politikasına ve tarifelerine ilişkin haber akışı yatırımcıların odağında kalmaya devam ederken, “güvenli liman” kabul edilen varlıklara olan talep artışını sürdürdü. Bu dönemde altının ons fiyatı 2 bin 954 dolara ulaşarak rekor kırdı. ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi de yüzde 4,42’ye geriledi.

Yurt içi piyasalarda Trump’ın Türkiye’ye yaklaşımı iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişme kaydedebileceğine yönelik iyimserlikleri artırırken, ekonomi yönetiminin uyguladığı politikaların olumlu yansımaları da Türkiye’yi global çevrede öne çıkaran etkenler arasında yer aldı.

Bu dönemde yurt içinde önemli gelişmeler izlenirken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri 14 Şubat haftasında 173,2 milyar dolara, swap hariç net rezervleri de 71,5 milyar dolara çıkarak rekor kırdı.

Uzmanlar, gelinen noktada küresel piyasalardaki gelişmelerin yurt içine yansımalarını değerlendirirken, gelecek döneme ilişkin öngörülerini paylaştı.

Merkez Bankasının faiz indirimlerine başlaması ve bu indirimlerin devam edeceğine dair öngörülerin gücünü korumasıyla da Borsa İstanbul’un tekrar yükseliş eğiliminde olabileceği tahmin ediliyor.

“Merkez Bankası politikalarıyla önemli manevra alanı kazandık”

AA muhabirine açıklamalarda bulunan Stratejist Cüneyt Paksoy, Trump’ın koltuğa oturmasının ardından tarifeler, Kanada ve Grönland’a ilişkin söylemleri ile korumacı politikalarının global piyasaları önemli derecede etkilediğini söyledi.

Türkiye ekonomisinde ise son dönemde yaşanan istikrarın çok önemli olduğuna dikkati çeken Paksoy, “Rezervlerimize, ülke risk primine, borçlanma maliyetlerine ve gelen raporlara baktığımızda bunu net olarak görüyoruz. Tüm bu kazanımların enflasyon tarafında da karşılığını vermesi önemli olacak.” ifadelerini kullandı.

Paksoy, orta ve uzun vadede yabancı girişinin borsayı desteklemesinin beklendiğini aktararak, “Bir yandan jeopolitik ve siyasal gelişmeler, diğer taraftan Merkez Bankasının indirim döngüsü yakından izleniyor. Merkez Bankasının rezerv gücü elini rahatlatırken, ödemeler dengesinde sorun yaşamayacak olmamız Türkiye’ye bakışı güçlendiriyor.” diye konuştu.

Borsada teknik bir sıkışma görüldüğünü ve hala yukarı yönlü potansiyelin güçlü olduğunu belirten Paksoy, endekste bir kırılma oluşmasının tahmin edildiğini ve bu gerçekleşene kadar “temkinli” olmakta fayda olacağını dile getirdi.

Paksoy, Merkez Bankasının faiz indirim döngüsünden yararlanabilecek ve kendi hikayesi olan bazı sektörlerin daha iyi performans gösterdiğine şahit olduklarını anlatarak, şöyle devam etti:

“Önümüzdeki dönem doğru sektörleri seçenler pozitif ayrışacaktır. Bu noktada profesyonel destek almak önemli olacaktır. Merkez Bankası politikalarıyla önemli manevra alanı kazandık. Şimdi yapısal reformlarla bu süreci güçlendirmek hem enflasyonla mücadelede bize güç kazandıracak hem de Türkiye’nin vizyonu için çok önemli olacaktır. Yapısal reformlarla Türkiye ekonomisini daha dayanaklı ve stratejik bir döneme götürmek mümkün olacaktır. Bunun da borsa yatırımcısı için takip edilecek önemli kavramlar olduğunu düşünüyorum.”

“Manşet enflasyon gerilerken, fiyatlama davranışları iyileşiyor”

Colendi Menkul Analisti Sadullah Çalışır da “Türkiye’de ekonomi yönetiminin değişmesinin üzerinden 20 ay geçerken, gelinen noktada artık atılan adımlarının karşılığının alındığı bir sürecin içerisindeyiz. Manşet enflasyon gerilerken, fiyatlama davranışları iyileşiyor.” dedi.

Bu süreçte ülke risk priminin düştüğüne dikkati çeken Çalışır, borçlanma maliyetlerinin iyileştiğini, diğer yandan TCMB rezervleri artarken yerli yatırımcının Türk lirası varlıklara ilgisinin arttığını ve döviz talebinin azaldığını belirtti.

Çalışır, küresel piyasalardaki gelişmeler ışığında risk iştahının arttığını ifade ederek “Türk lirası varlıkların yurt dışı ile korelasyonu uzun süredir bulunmuyor. Daha çok iç dinamiklerimizle fiyatlamalar yaşıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Yurt içinde açıklanacak enflasyon verileri ve TCMB’nin faiz indirim döngüsünün hızının Türk lirası tahvil ve hisse piyasalarına yerli ve yabancı yatırımcı ilgisinin artması için en önemli başlıklar olarak dikkati çektiğini kaydeden Çalışır, şöyle devam etti:

“Kısa vadeli resimde riskli varlıklara yatırım için net olmayan bir ortam var gibi görünse bile yıl boyunca devam edecek faiz indirimleri ve yıl sonunda yüzde 30’un altında gerçekleşecek bir manşet enflasyon, Türk lirası tahviller ve hisse senedi piyasalarının çok ciddi fırsat barındırdığını gösteriyor.”

Çalışır, Trump’ın önceliklerinin tarifeler ve dünyada devam eden savaşları bitirmek olduğunu vurgulayarak, tarifelerin hedefinde de yoğun olarak ABD’nin dış ticaret açığı verdiği ülkelerin yer aldığını, Türkiye ile ABD arasındaki ithalat ve ihracatın dengeli olduğuna dikkati çekti.

Trump’ın tarifelerinin gelişmekte olan ülkelere yatırım iştahını azalttığına vurgu yapan Çalışır, “Faiz indirim döngüsünün henüz başında Türk lirası varlıklar yabancı için cazip konumdayken Trump’ın ilk 100 günü sonrası daha öngörülebilir bir yatırım iklimi oluşması halinde Türkiye’ye yabancı yatırımcının ilgisinin arttığını görebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Çalışır, 2025 için BIST 100 endeksinde 14 bin 500 puanı hedef seviyeler olarak kabul ettiklerini kaydederek, “Gram altın ve faizli enstrümanlarda reel getiri elde etmiş yatırımcı için bu dönemlerde kar realizasyonları ile son iki yıldır enflasyonun oldukça altında performans göstermiş Borsa İstanbul’un fırsat barındırdığını düşünüyoruz.” dedi.

Muhabir: Ali Canberk Özbuğutu

Exit mobile version