SON DAKİKA

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Haber10.com

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa » Yerel Haber » Amerikalı Profesör Fullerton, Devrik Esed Rejimi Ve İsrail’in Dezenformasyon Yöntemlerine Dikkati Çekti Haberi

Amerikalı Profesör Fullerton, Devrik Esed Rejimi Ve İsrail’in Dezenformasyon Yöntemlerine Dikkati Çekti Haberi

ABD'deki Fordham Üniversitesinden Siyaset Profesörü Sophie Fullerton, devrik Esed rejimi ve İsrail’in dezenformasyon stratejilerinin mağdurları susturmayı ve kendi söylemlerini güçlendirmeyi amaçladığını belirtti.

Yayınlanma:
Amerikalı Profesör Fullerton, Devrik Esed Rejimi Ve İsrail’in Dezenformasyon Yöntemlerine Dikkati Çekti Haberi

Fullerton, Anadolu Ajansı (AA) İstanbul Ofisi’nde AA muhabirine Suriye ve Gazze’deki dezenformasyon stratejilerini değerlendirdi.

Mezenformasyon ile dezenformasyonun farklı kavramlar olduğuna dikkati çeken Fullerton, dezenformasyonun bilinçli ve kasıtlı manipülasyon yöntemi olduğunu vurguladı.

“Suriye’de gördüğümüz dezenformasyon, sahadaki mağdurları susturmak ve Esed rejiminin söylemini yükseltmek için kullanıldı.” diyen Fullerton, Kremlin destekli dezenformasyon kampanyalarının genellikle anlatıyı bulandırmayı amaçladığını belirtti.

Fullerton, Batı’nın, Suriye konusunda dezenformasyonu eleştirerek devrik Esed rejiminin manipülasyonuna dikkati çektiğini ancak Gazze konusunda Batılı liderlerin ve gazetecilerin dezenformasyonu desteklediğini ve yayılmasını sağladığını dile getirdi.

Dezenformasyonun mülteci krizini de etkilediğine işaret eden Fullerton, “Suriye ile ilgili dezenformasyonun amacı, Batı’nın isyancılara ya da muhalefete yardım etme kabiliyeti arasındaki bağları koparmaktı.” dedi.

Devrik Esed rejiminin dezenformasyon kampanyaları

Fullerton, devrik Esed rejimi döneminde sosyal medyada yürütülen dezenformasyon kampanyalarına değinerek, “Influencer kampanyası, Esed rejimi ve destekçilerinin Batı’daki ana akıma daha fazla yaymaya çalıştığı dezenformasyon aygıtının bir parçasıydı.” ifadelerini kullandı.

Bu kampanyaların arkasında iki amacın bulunduğunu anlatan Fullerton, “Birincisi, Esed rejiminin kendisini uluslararası arenada tanıtabilmesi. Ayrıca Esed rejiminin kendi söylemini kontrol edebilmesi.” değerlendirmesinde bulundu.

Fullerton, Esed rejiminin Batılı fenomenler aracılığıyla kendi anlatısını dünya kamuoyuna empoze etmeye, Batılı sosyal medya fenomenlerini manipüle ederek sahte barış ortamı yaratmaya çalıştığına dikkati çekti.

Profesör Fullerton, “Suriye’ye bir Türk ya da Batılı bir influencer olarak girdiğinizde sizi Esed rejimi ile birlikte çalışan Suriyeli bir danışman karşılayacak ve sizi Esed rejiminin kendi anlatısını kontrol etmek istediği yerlere götürecekti. Örneğin, sizi Humus’a götürürler ve belirli bir camiye hava saldırısı düzenleyenin DEAŞ olduğunu ya da X, Y ve Z’yi yapanın isyancılar olduğunu söylerlerdi.” diye konuştu.

Batı’nın çifte standardı

İsrail ve Batı’nın Gazze’deki dezenformasyonuna da değinen Fullerton, Batı’nın dezenformasyona yaklaşımında farklı tutumlar sergilediğini söyledi.

İsrail hükümetinin özellikle ABD’deki siyasetçiler olmak üzere Batılı politikacıları hedef alan belirli dezenformasyon kampanyaları yürüttüğünü kaydeden Fullerton, bu kampanyaların Filistinlilerin sesini bastırmayı ve İsrail’in söylemini güçlendirmeyi amaçladığını dile getirdi.

Ekim 2023’te Hamas üyelerinin “bebeklerin kafasını kestiği” yönündeki manipülatif iddiaların ortaya atıldığı andan itibaren doğruluk kontrolünden geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Fullerton, “Bunun yerine, eski (ABD) Başkan Biden’ın bunu Amerikan halkının önünde söylediğini ve Filistinlilere karşı işlenen sürekli savaş suçlarını ve etnik temizliği meşrulaştırdığını görüyorsunuz.” dedi.

İsrail’in “daimi mağdur olduğu” imajı verilmeye çalışıldı

Fullerton, Gazze’deki dezenformasyonun “İsrail’in daimi mağdur olduğu” imajını vermek için yapıldığını belirterek, “Esasen Gazze’deki dezenformasyon, İsrail’in ‘daimi mağdur olduğu’ ve ‘bu tür katliamları cezasız bir şekilde sürdürmesine izin verildiği’ fikrini meşrulaştırmak için kullanılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Batı’da insanların İsrail’in bariz ihlallerini dile getirdiğinde “Yahudi karşıtı kinaye yapmakla” suçlandıklarına işaret eden Fullerton, “Akademisyenler, araştırmacılar, İsrail’in savaş suçlarını ‘dezenformasyon aktörleri’ ya da ‘Yahudi karşıtları’ şeklinde karalanmadan ya da iftiraya uğramadan dile getirebilmelidir.” görüşünü paylaştı.

Dezenformasyona karşı alınması gereken önlemler

Fullerton, “Gazze konusunda 7 Ekim’den önce bile bu sömürgeci zihniyeti devam ettirebilmek için uzun bir dezenformasyon savaşı kampanyası yürüttüler.” dedi.

Dezenformasyona karşı medya okuryazarlığının artırılması gerektiğini vurgulayan Fullerton, “Vatandaş gazeteciliğinin artması çok önemli. Örneğin Gazze söz konusu olduğunda sıradan bir Gazzeli, İsrail’in savaş suçlarını filme alabiliyor ancak sorun, devlet aktörlerinin savaş suçlarının ya da ihlallerinin gün ışığına çıkmamasını sağlamak için bu tür vatandaş gazeteciliğini nasıl azaltmaya çalıştıklarıdır.” değerlendirmesini yaptı.

Fullerton, sözlerini şöyle tamamladı:

“İnsanların neyin propaganda olduğunu, devletin bir mağduru baskı altına almaya veya susturmaya çalışabilecek belirli bir ifade veya bakış açısını desteklemek için belirli medya türlerini nasıl kullandığını anlamaları için daha fazla medya okuryazarlığının olması gerekiyor.”

Muhabir: Muhammet Tarhan

İlgili Haberler