ISTANBUL (AA) – Dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’dan “üstün disiplin anlayışı” nedeniyle takdirname aldıktan birkaç ay sonra “irticai görüşleri benimsediği” gerekçesiyle “disiplinsizlikten” yüzbaşıyken TSK’dan ihraç edilen Bülent Demir, üniformasından koparıldığı günleri unutamıyor.
Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) “sakıncalı subay” listesine aldığı Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK), yüzbaşı rütbesinde terörle mücadele eden birliklere emir komuta eden bir subay olduğunu, o yıllarda vatanına bağlı subaylara karşı bir operasyon yapıldığını söyledi.
Demir, o dönemde kendisiyle beraber TSK’daki 5-7 bin kişinin alkol kullanmaması, eşlerinin başörtülü olması ve namaz kılması gibi nedenlerden çok sevdikleri birliklerinden ayrılmak durumunda kaldıklarını dile getirdi.
28 Şubat Türkiye’sinde Anadolu’nun çocuklarına karşı dış güçlerle birlikte hareket eden hain odaklar tarafından bir suikast zinciri şeklinde tuzaklar kurulduğunu belirten Demir, “15 Temmuz 2016’da da bütün insanımızın gördüğü şekilde dış mihraklar tarafından, onların işbirlikçileriyle birlikte kurgulanmış ve hedefinde Anadolu insanının maneviyatının olduğu bir komplolar silsilesidir. Dolayısıyla fotoğrafa geniş açıdan baktığımızda biz bugünlerden 28 Şubat’ı 15 Temmuz ile birleştirerek çok daha net okuyabiliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Demir, 28 Şubat’ın etkisinin uzun yıllar devam ettiğini vurgulayarak “Görevim itibariyle terörle mücadele eden birliklere emir komuta ediyordum. 28 Şubat’ın olduğu yıllarda TSK içerisinde aynen Alman SS subayları gibi BÇG adı altında gerek FETÖ’yle, gerekse yurt dışı mihraklarla ve Siyonist mecralarla bir hareket eden bir jurnal sistemi vardı.” diye konuştu.
TSK ile ilişiği kesildiği güne ilişkin ise Demir şunları anlattı:
“Hakkari’den Foça Komando Tugay’ına tayinim çıkmıştı. Bir sabah bana bir mesaj geldi. Silahımı ve kimliğimi teslim etmem gerektiğini ifade ettiler. Ondan öncesinde zaten ben de BÇG tarafından irticadan şüpheli subay statüsüne alındığımı bir şekilde gayri resmi olarak öğrenmiştim. O dönemde yüzlerce subay atılmaya başladığı için ben de üç aşağı beş yukarı bu sonuçla karşılaşacağımı hissediyordum. Ama bunun böyle birdenbire bir sabah mesaiye gittiğiniz zaman, Mehmetçiklerinizle buluşacağınız zamanda silahınızın ve kimliğinizin teslim edilmesi gerektiği gibi çok haysiyetsizce ve onursuzca yapılacağını hiç tahmin etmemiştim. Oysa ki daha birkaç ay önce birinci sicil amirim olan albaydan, ikinci sicilim amiri olan tuğgeneralden ve kuvvet komutanı olan orgeneralden üstün birlik yetiştirdiğim ve disiplinli olduğuma dair takdirnameyle ödül almıştım.”
Dönemin cumhurbaşkanı, başbakanı ve genelkurmay başkanının imzası olan üçlü kararnameyle TSK’dan ihraç edilen subay ve astsubayların “iade-i itibar” beklediklerini dile getiren Demir, “Bu süreçlerden sonra milli iradeye saygılı bir idare başa geçti ve sonrasında birçok mağduriyetler giderildi. Yüksek Askeri Şura kararıyla ilişiği kesilen subay astsubaylar özlük haklarını aldılar. Ancak benim gibi o dönemde üçlü kararnameyle atılan subay, astsubaylara ilişkin bir itibar iadesi olmadı. Şu an 2025 yılı olmasına rağmen ben ve benim gibi binlerce mağdurun henüz daha itibarları iade edilemedi ne yazık ki. Bu noktada çalışma eksik kaldı.” dedi.
“Onların yapmış olduğu adaletsizlikleri duruşma salonunda yüzlerine haykırdım”
Demir, ordudan atıldıktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandığını 40 yaşından sonra avukatlık ruhsatını aldığını kaydetti.
Kendisi gibi binlerce mağdur için 28 Şubat davasında cübbe giydiğini anlatan Demir, “Onların yapmış olduğu hukuksuzlukları ve adaletsizlikleri duruşma salonunda yüzlerine haykırdım. Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı “Ben sizin gibi bir subayın silahlı kuvvetlerden ayrılışından fevkalade müteessir oldum.” diye beyanat verdi. 5 yıl İstanbul’dan Ankara’ya düzenli olarak gittim. Ben ve benim gibi birçok 28 Şubat mağdurunun hakkını, orada milli iradeye saygı duyulması gerektiğine dair cübbe giyerek yüksek bir tonda darbeci zihniyete karşı haykırdım.” diye konuştu.
Demir, 28 Şubat Davası’nın sadece TSK ile sınırlı tutulduğunu, Türkiye’ye nice acıları yaşatan ve sanık sandalyesine oturması gereken kişilerin yargılanmadığını, bunun sebebinin 28 Şubat davasının iddianamesini hazırlayan savcının FETÖ’cü olması olduğunu dile getirdi.
Haklarının iade edilmesi için 2018 yılında Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurduğunu belirten Demir, 2019 yılında göreve iade edilmesi, özlük ve mali haklarının geri verilmesi gerektiği yönünde verilen tavsiye kararının uygulanmamasının kendisini üzdüğünü belirtti.
Demir, kurumun 10 kişilik hukukçu heyetiyle kendisinin masum olduğuma kanaat getirdiğini, bu kararın bir gün uygulanarak adaletin sağlanacağına şahit olmak istediğini sözlerine ekledi.
Muhabir: Şükrü Gündüz